30 Nisan 2016 Cumartesi

ASSURE Modeli

  Yeni bilgilere ulaşılması ile birlikte, eğitim ve öğretim alanında kullanılan yöntemlerde de değişimler yaşanmıştır. Bir eğitim ve öğretim modeli olan “Assure Modeli”  düzenlenen öğretim programlarının daha etkili, daha verimli ve daha çekici olma endişesi taşıyan çalışmalar sırasında ortaya çıkmıştır. İngilizce bir kelime olan Assure, sözlük anlamı olan güven vermek, garanti etmek, sağlamlaştırmak gibi anlamlar taşımaktadır. Bu anlamlar, öğretim tasarım modeline  verilebilecek gerçekten anlamlı eylemler  olsa  da; Assure  modeli,  modeli  oluşturan altı  aşamanın  baş  harflerinin  birleştirilmesi ile isimlendirilmiştir.


  ASSURE modeli, öğretimin önceden sistematik olarak planlanması ve materyal seçiminde ve kullanımında verimi arttırmayı hedefleyen bir modeldir. Bu modelde 6 basamak vardır. İlk basamakta öğrenenler analiz edilir. Bu bağlamda öğrenenlerin genel özellikleri, ön yeterlikleri, öğrenme stilleri belirlenir. İkinci basamakta hedefler belirlenir. Bu basamakta beklentiler, performans durumları, kabul edilebilir performans dereceleri kestirilir. Üçüncü basamakta öğretim yöntem, medya ve materyalleri seçilir. Materyal seçiminde elde edilebilirlik, mevcut olanların gözden geçirilmesi, yenilerinin tasarlanması söz konusudur. Dördüncü basamakta medya ve materyaller kullanılır. Bu basamakta materyallerin ön izlemesi, bu doğrultuda materyal ve ortamın hazırlanması ve öğrenme deneyimlerinin sağlanması gerçekleşir. Beşinci basamakta öğrenenlerin aktif katılımı söz konusudur. Son basamakta ise öğretim öncesi, sırası, sonrasında; ayrıca öğrenen, medya ve yöntemler değerlendirilir




Bir örnek vermek gerekirse,

Öğrencilerin Analizi
Sınıfın Genel Özellikleri
Sınıfta 17 kız, 23 erkek olmak üzere sınıf mevcudu 40 kişidir. Sınıfın yaş ortalaması 11’dir. Öğrencilerin sosyo-ekonomik düzeyleri orta düzeydedir. 
Giriş Yeterlilikleri
Öğrencilerin %55’inin (22 öğrenci) evinde bilgisayar varken %45’inin (18 öğrenci) evinde bilgisayar yoktur. Evinde bilgisayar olan öğrencilerin %50’ sinde (11 öğrenci) internet bağlantısı yokken, %50’ sinde (11 öğrenci) internet bağlantısı vardır. Öğrencilerden bilgisayarı olmayanların temel bilgisayar ve internet bilgileri konularında sıkıntı çektikleri görülmektedir. Bilgisayarı olan öğrencilerden interneti olsun ya da olmasın derste aktif oldukları görülmektedir.
Öğrenme Stilleri
Öğrenciler görerek ve yaparak daha kolay öğrenmektedirler. 40 kişilik sınıfta 1 ders saatiyle sınırlandırılmış eğitim-öğretim, gösterip yaptırmaya uygundur. Yaşları çok büyük olmadığı için somut ve görsel öğeler daha çok dikkat çekmekte ve güdülemektedir. Öğrencilerin dikkatini derse çekmek için dersin başında öğrencilere bilgisayarla ilgili görsel öğeler gösterilir. Tüm öğrencilerin duyabileceği ses tonunda konuşmak da olumlu sonuçlar ortaya çıkarır. Sınıftaki temizliğin, yerleşim düzeninin, gürültünün, ısının, ışığın  gibi öğelerin öğrencilerin konsantrasyonları açısından önemlidir. Bu yüzden sınıfta çok fazla gürültü olmamasına,sınıf ortamının temiz olmasına, ısı ve ışığın iyi ayarlanmış olmasına, yerleşim düzeninin öğrenme ortamını kolaylaştıracak şekilde düzenlemiş olmasına dikkat edilmelidir. Derste power point sunusu kullanılacağından, sınıf ortamındaki ışığın öğrencilerin sunuyu görmesine engel olmayacak şekilde projektör ile yansıtılması gerekmektedir. Böylece öğrencilerin dersten kopmaması, duvardan yansıtılanların dışında başka işlerle meşgul olmaması sağlanır. Öğrencilerden evlerinin adreslerini bir kağıda yazması ve bu kağıdı yanındaki arkadaşıyla paylaşması istenir. Adresler incelenir ve adresler arasındaki farklılıklar tartışılır. Bu adreslerin ne işe yaradığı soru-cevap yöntemi ile birlikte yorumlanır ve böylece öğrenciler derse motive edilir.

Hedeflerin Belirlenmesi

Hedef Topluluk
Topluluk, internet adreslerini sürekli kullanabilen ve sadece okulda kullanabilen, fakat bunların oluşumunu ve yapısını bilmeyen 5. sınıf öğrencileridir. 
Hedef Davranış
Konunun anlatımına başlanmadan önce öğrencilere daha önceden bildikleri bir konuda, dersin işleyişiyle bağdaştırılacak bir uygulama verilir. Örneğin içinde adreslerin sorulduğu ve cevaplarının da sorunun altında bulunduğu zarflar sınıfa dağıtılır. Bu örneğin uygulaması yapıldıktan sonra uygulama ile ilgili tartışmalar başlatılır. Sonra derse bir internet adreslerinin bölümlerinden bahsederek başlanır. Öğrencilerin adresleri oluşturan kısımların işlevlerini ayırt etmesi sağlanır. Adres uzantılarının kullanım amaçları listelenir. Öğrencilerin her site için tek ve özel bir IP adresi olduğunu fark etmeleri sağlanır. Bunlar bir uygulamayla pekiştirilir. Bu uygulamada en çok doğru cevabı bulanın tahtada da yapması istenir ve tebrik edilir. 
Hedef Koşulu
Okulda bilgisayarlar, internet bağlantısı, projektör ve perde kullanılmalıdır .
Hedef - Derecesi
Bu dersin sonunda öğrenciler internet adreslerinin uzantılarının nelere bağlı olduğunu bilir. İnternet adreslerinin oluşumunu, yapısını kavrayacak ve bir sonraki karmaşık yapıya geçiş için öğrenmeye hazır olur. 

Yöntem - Ortam - Materyal

Yöntem
Anlatım yöntemi konu ile ilgili bilgi vermede, konunun anlatımında kullanılacaktır.          Soru cevap yöntemi ve çeşitli uygulamalar öğrencileri değerlendirmede kullanılacaktır. Tartışma yöntemi öğrenci etkileşimini sağlamak için kullanılacaktır. 
Ortam
Bilgisayar laboratuarında farklı uzantılara sahip internet adresleriyle ilgili power point sunusu kullanılacağından ortamın yarı aydınlık, sıra düzeninin U şeklinde olacak çoklu bir ortamdır.
Materyal
MEB’in 5. sınıflar için öngörmüş olduğu ders kitabı kullanılır.
Bilgisayar da hazırlanan sunum kullanılır.
Sorular ve cevapların bulunduğu zarflar kullanılır.

Ortam ve Materyallerin Kullanılması

Materyallerin Hazırlanması
Materyaller dersten önce gözden geçirilir. Materyallerde son değişiklikler yapılır. 
Çevrenin Hazırlığı
Ders için uygun araç ve gereçler hazırlanır ve sınıf şartları bunları kullanmaya uygun hale getirilir. Öğrencilerin perdeyi görecekleri şekilde bir oturma düzeni sağlanır. Sınıf içi ısı, ışık ayarlamaları yapılır. Sınıfta çok fazla gürültü olmamasına dikkat edilir. Sınıf ortamının temiz olmasına dikkat edilir.
Öğrenci Hazırlığı
İlk on dakika öğrencilerle neler yapılacağı ve önceki öğrenmelerle bağlantı kurularak  neler öğretileceği hakkında bilgi paylaşımı yapılır.
Öğrenme Deneyimi sağlanması
Konu gerçek hayatla bağdaştırılıp anlatıldığı için konu ve konunun gerçek hayattaki uygulaması arasındaki ilişki soru cevap yöntemi ile incelenir. 
Öğrenci katılımı
Ders uygulamalı şekilde anlatılır. Bu uygulamalar üzerinden tartışmalar ve yorumlar yapılır.  Sınıftaki öğrencilerden 5’ inden ev telefon numarasını alan koduyla birlikte söylemesi istenir ve bu numaralar tahtaya yazılır. Bu numaraların farklılıkları ve benzerlikleri ile ilgili bir tartışma başlatılarak öğrenci etkileşimi sağlanır. Aynı şehirde olduğumuz için alan kodlarının 5 kişide de aynı olduğuna, aynı semtte olanların ise ilk 3 hanesinin aynı olduğuna dikkat çekilerek internet adreslerinin de telefon numaraları gibi bir sistemde çalıştığı ve telefon numarasındaki özel kısımlar gibi internet adreslerinin de özel bölümlerden oluştuğu belirtilir. 

Değerlendirme – Geri Bildirim

Değerlendirme
Öğrencileri değerlendirmek için dersin sonunda boşluk doldurma sorularıyla hazırlanmış bir uygulama yapılır. Öğrencilerin bu sorulara verdiği cevaplarla düzeyleri değerlendirilecek ve geri bildirim verilecektir. Öğrencilerle yapılan tartışmalarda öğrenci davranışları gözlemlenecektir. Bütün bu değerlendirmelerle kullanılan materyalin, yapılan uygulamaların yeterli olup olmadığına karar verilecektir.
Revizyon (Düzeltme)
Değerlendirme bittikten sonra internet adreslerinin nasıl kullanıldığı, URL ve IP’nin işlevi gözden geçirilir ve tekrar edilir. Ders sonunda süre kalırsa gönüllü öğrencilerden en çok kullandıkları birkaç adresi söylemeleri ve bunların uzantılarını açıklamaları istenir.


Kaynaklar

Örnek: http://ogretimtasarimiyyu.blogspot.com.tr/2011/04/assure-modeli.html
http://maddeyapisi.blogspot.com.tr/2013/05/assure-modeli.html
http://otmt2.blogspot.com.tr/2013/10/hafta-4-assure-modeli.html
ASSURE MODELİ İLE ÖĞRETİM TASARIMI VE ÖRNEK BİR UYGULAMA (Öğr. Grv. Ömer UYSAL, Yrd. Doç. Dr. Ayşen GÜRCAN)
http://ogta.net/lesson/modeller-ders-notlari

16 Nisan 2016 Cumartesi

Bloom Taksonomisi ve Gelişimi

Bloom Taksonomisi

  İlk olarak 1956 yılında Benjamin Bloom’un ‘Eğitsel Hedeflerin Taksonomisi’ olarak açıkladığı çalışmadan, uzun yıllar eğitim sisteminde öğrencilerin algı ve öğrenme yapılarını geliştirerek üst düzeye çıkarmak için yararlanılmıştır. Taksonomi, canlıların sınıflandırılması ve bu sınıflandırmada kullanılan kural ve prensipler olarak kısaca özetlenebilir.

  Bloom öncelikle her öğrencinin algı yapısının farklı olduğunu bilerek okul, kurs gibi toplu eğitim verilen yerlerde bu farklılığın etkilerini en aza düşürmek ve bunu çocuk, aile, toplum için faydalı hale getirmek üzere çalışmalara başlamıştır. Bloom modelini oluşturan temel şey; öğrenciye etki eden kişisel algılama farklılıklarını kontrol altında tutarak öğretimin niteliğinin kontrol edilebilmesidir. Bu model ek çaba ve zaman ile her öğrencinin verilmek istenilen bilgiye ulaşmasının mümkün olduğunu göstermektedir. Bloom, Öğrenmenin birden fazla çeşidi olduğunu söyler ve eğitim aktivitelerinin üç alanını şöyle belirler:

1. Bilişsel Alan

Bilgi ve zihinsel becerilerin gelişimini içerir. Bloom’a göre öğrencilerin düşünme seviyeleri en basitten en karışığa doğru altı seviyeden oluşmaktadır.

Büyütmek için üzerine tıklayın.

2. Duyuşsal Alan

Bu alan hisleri, tavırları, motivasyon ve heyecan gibi duygusal halleri içerir.

Büyütmek için üzerine tıklayın.

3. Psikomotor Alan

Diğer adıyla devinişsel alan, kasların kullanımını ve koordinasyonunu gerektiren becerilerden oluşur. Öğrenilmiş fiziki davranışları kapsar.

Büyütmek için üzerine tıklayın.

Bloom Taksonomisinin Yenilenme Gerekçeleri
  • Geçen zaman içinde öğrenmenin nasıl gerçekleştiğine ilişkin yeni bulgular ve oluşan yeni felsefeler, öğrenme hedeflerinin yeniden düzenlenmesi gereğini doğurması, programların sorgulanmasına ve yeniden yorumlanmasına neden olmuştur.
  • İlerleyen zaman sürecinde öğrenmeye ilişkin yeni anlayışlar ve yapısalcı öğrenme kuramı temelli öğretim anlayışının öne çıkması ile Bloom taksonomisinin öğrenci merkezli üst düzey bilişsel becerileri ölçmede yetersiz kaldığının düşünülmesi.
  • Analiz ve değerlendirme basamaklarının ne anlama geldiği konusunda tam bir uzlaşının sağlanamaması.
  • Gerçeğe uygun problemler ve projeler gibi etkinliklerin taksonomiyle eşlenememesi.
  • Çocukların öğrenmedeki bireyselliğini, dinamikliğini ve tüm öğrenmelerini açıklamada yetersiz kaldığı düşüncesi.
  • Taksonomi, öğrenmenin birbirini takip eden altı aşamalı süreçte gerçekleştiğini belirtmekte, ancak bu süreçlere ilişkin bir öğretim modeli ortaya koyamamaktadır.

Yapılan Düzenlemeler

Büyütmek için üzerine tıklayın.

1) Sınıflamada, bilgi boyutu ve bilişsel süreç boyutu olmak üzere iki farklı boyut ortaya konmuştur. Bu iki boyut birbiriyle ilişkili olup öğrenci, bilişsel süreç boyutunun herhangi bir aşamasında bilgi boyutundaki dört çeşit bilgiyi de kullanabilmektedir.

2) Bilgi boyutu, orijinal taksonominin bilgi basamağının alt basamaklarına benzemektedir. Bilgi boyutu, daha çok, kazanımların isim ya da ad öbekleri boyutunu ifade etmektedir. Bu boyut bilimsel düşüncede bilgi ile ilişkilendirilen sınıflandırmalara -bilgi türlerine- dayandırılan dört ana alt boyuttan oluşmaktadır. Bunlar; 1- Olgusal bilgi: Terminoloji bilgisini ve özel detay ve öğeler bilgisini içerir. 2- Kavramsal bilgi:  Daha karmaşık ve organize edilmiş bilgi formlarının bilgisidir ve sınıflamaları, kategorileri, ilkeleri, genellemeleri, kuram, model ve yapıları içerir. 3- İşlemsel bilgi: Bir şeyin nasıl yapılacağı bilgisidir. Beceri ve algoritmaları, yöntem ve teknikleri, özel alanlardaki ve disiplinlerdeki ölçütleri içerir. 4- Üstbilişsel bilgi: Bilişle ilgilidir ve bireyin stratejik bilgisini, bilişsel görevlerle ilgili bilgisini, bağlamsal ve koşullu bilgiler ile bireyin kendi hakkındaki bilgisini içerir.

3) Sınıflamada bilişsel süreç boyutu kazanımların eylem boyutunu ifade etmektedir. Bu boyut, Bloom sınıflamasının bazı değişiklikler yapılmış şeklidir. Bu boyutta, zihinsel etkinliklere dayalı birbirini izleyen altı farklı basamak vardır. Bunlardan, daha önce bilgi olarak adlandırılan basamak hatırlama; kavrama olarak adlandırılan basamak anlama; uygulama basamağı aynı şekliyle korunmuş; analiz olarak adlandırılan basamak çözümleme; sentez olarak adlandırılan basamak yaratma olarak yeniden tanımlanmış ve yaratma basamağı değerlendirme basamağı ile yer değiştirilerek en üst basamağa alınmıştır. Değerlendirme en üst basamaktan bir alta, yani sentez basamağının yerine alınmıştır.

4) Yenilenmiş sınıflamada, en alt basamak olan bilgi basamağı hatırlama -öğrenciden bilgiyi hatırlaması ya da tekrar etmesi istenir- olarak değiştirilmiştir. Kavrama basamağı anlama -öğrenci kavramları açıklar ya da tanımlar- olarak değiştirilmiştir. Uygulama basamağı (isim formu) bilgiyi yeni bir durumda kullanma anlamında olan uygulama (eylemsel) ifadesine dönüşmüştür. Analiz basamağı (isim formu) öğrenciden farklı bileşenler ya da ilişkiler arasındaki farklılıkları ortaya koymaları, kıyaslama ve karşılaştırma yeteneklerinin gösterebilmeleri anlamına gelen - Çözümleme - (eylemsel) ifadesine dönüşmüştür. Bu dört basamak Bloom ve arkadaşlarının orijinal sınıflaması ile aynıdır.

5) 40 yılı aşkın zaman sürecinde yapılan araştırma sonuçlarına göre, Bloom’un aşamalı sınıflaması son iki basamak hariç yaygın olarak kabul görmüştür. Ancak bu süreçte sentez ve değerlendirme basamaklarının yer değiştirip değiştirmeyeceği (sentez yapmak değerlendirme yapmaktan daha zordur gibi) ya da sentez ve değerlendirme basamaklarının, farklı bilişsel süreçleri kullanmalarına rağmen, aynı zorluk seviyesinde olup olmadıkları ortaya konulamamıştır. En üst ve en karmaşık basamaklar olan sentez ve değerlendirme, yenilenen taksonomide yer değiştirmiş ve Değerlendirme (Evaluating) ve Yaratma (Creating) olarak yeniden adlandırılmıştır.



Bloom Dijital Taksonomisi

Bloom’un taksonomisi üzerine çalışmalar yapan Andrew Churches ise bu aşamaları günümüze uyarlayarak taksonomiye uygun eğitsel uygulamaları bir araya getirmiştir. Bunlara, Bloom’un Dijital Taksonomisi adını vermektedir.

Büyütmek için üzerine tıklayın.

Kaynaklar ve İleri Okuma:
http://www.bilgiustam.com/bloom-taksonomisi-nedir/   (Özge Sefi)
http://egitimteknoloji.net/2015/11/bloom-taksonomisine-gore-egitsel-uygulamalar/
http://www.oguzhanhoca.com/bilissel-alan-basamaklari-ve-kazanim-ornekleri.html
http://www.oguzhanhoca.com/duyussal-alan-basamaklari-ve-kazanim-ornekleri.html
http://www.oguzhanhoca.com/devinissel-alan-basamaklari-ve-kazanim-ornekleri.html
SAÜ Eğitim Bilimleri Enstitüsü "Bloom’un Yenilenmiş Taksonomisi Üzerine Genel Bir Bakış" (Ömer Faruk TUTKUN)

9 Nisan 2016 Cumartesi

Kavram Türleri

Kavram Karmaşası
İnsan, dilini geliştirmekle birlikte çevresindeki her şeyi adlandırmaya başladı. Her kültür kendi izini taşıyan kelimeler yarattı ve çevresini bu kelimelerle tanımaya başladı. Zamanla adlandırdığı şeylerin tam olarak ne olduğunu, ne işe yaradığını anladı ve anlamlandırdı. Önceleri parmakla gösterilen her şey artık; adı, anlamı olan ve ne olduğu bilinen, kelimelerle ifade edilebilen kavramsal varlıklara dönüştü.

Yani kavram dediğimiz şey, bizim dünyamızda var olan ve gözle görülen, elle dokunulan; akıl ile anlaşılabilen şeylerin veya ona ait özelliklerin, zihnimizdeki soyut tasarımıdır. Biz insanlar, kavramsal olarak düşünebildiğimiz için kavram dediğimiz ifadeler bizim için hayati önem taşır. Bu kavramlar, alınan referans noktasına göre çeşitlilik göstermektedir.

1) Soyut ve Somut Kavramlar: Taş, insan, beyaz kavramlarında olduğu gibi bir cisim veya varlık işaret ediliyorsa, yani kavram beş duyu organı ile (herhangi biri veya bir kaçı) algılanabiliyorsa somuttur. Ancak mutluluk, insanlık, beyazlık gibi kavramlar bir oluş tarzını ifade ettiği için soyuttur. Soyut kavramlar, düşünsel ya da tanımsal nitelik gösterir.


2) Nesnel ve İlişkisel Kavramlar: Araba, ağaç, kedi gibi çevremizde bulunan fiziksel varlık ya da nesneleri sınıflamada kullanılan kavramlar nesnel kavramlardır. Nesnel kavramlar arasındaki ilişkileri betimlemek üzere kullanılan ve çoğunlukla sözel bilgilerden oluşan önermeler (itme, çekme, ivme sürtünme) ise ilişkisel kavramlara girer.

3) Üst, Alt ve Bağlantılı Kavramlar: Kavramlar kendi içlerinde aşamalı bir yapıya sahiptir ve
aslında bir kavram birçok şeyin ortak adı olabilmekle beraber, kendisi de başka kavram(lar)ın parçası olabilir. Kavram yapılanması içinde en tepede olan ve en geniş kapsamlılığı gösteren kavrama üst kavram denir. Üst kavramların küçük bir bölümünü ya da özel bir parçasını oluşturan bir alt düzey kavramlara da alt kavram adı verilir.

4) Kendiliğinden ve Kendiliğinden Olmayan Kavramlar: Kavramları oluşumuna göre iki kategoriye ayıran Piaget, çocukların düşünme özelliklerini doğrudan yansıtan kavramlara kendiliğinden oluşan kavramlar adını vermiştir. Küçük çocukların kediye miyav, köpeğe hav hav ismini takmalarını bu kavramlara verdikleri etkiler olarak göstermektedir. Çocukların genellikle yetişkinlerin istediği doğrultuda sergilediği düşünme biçimini gösteren kavramlara da kendiliğinden olmayan kavramlar adı verilmektedir.

Öğretilemeyen Bilimsel Kavram
5) Günlük ve Bilimsel Kavramlar: Kavramların oluşumunu doğal ve eğitsel bağlamda ele alan Vygostky, kavramları günlük ve bilimsel olarak sınıflamaktadır. Buna göre günlük kavramlar, günlük bağlamda gelişen, çocukların okul dışında yetişkinler ile etkileşimi sonucu oluşan kavramlardır. Bu kavramlar çocuğun kendi kafasında biçimlenir, başkaları tarafından amaçlı biçimde öğretilmez. Bilimsel kavramlar ise belirli bir bilim dalıyla ilişkili olarak okulda öğretilir. Bu kavramlar; uygun biçimde tanımlanır, sistematik yönden aşamalı bir yapı içindedir, mantıksal düzenleme içinde sunulur ve sözel olarak kapsamlı biçimde tanımlanabilir.


Kaynaklar ve İleri Okuma:
http://blog.milliyet.com.tr/kavram-nedir-ve-ne-ise-yararlar-/Blog/?BlogNo=492118
https://tr.wikipedia.org/wiki/Kavram
http://ogta.net/lesson/strateji-sunum
Karikatürler: Yiğit Özgür

2 Nisan 2016 Cumartesi

BÖTE Kavram Haritası

Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi (BÖTE) Bölümü kavram haritası

Resmi büyütmek için üstüne tıklayın

25 Mart 2016 Cuma

Öğrenme Stilleri

  Çağımızın bilgi çağı olması ve öğrenmede kazanılması gereken bilgi, beceri, tutum ve davranışların gün geçtikçe artması; bireyin etkin öğrenmeyi bilmesini zorunlu hale getirmektedir. Eğer bireylerin öğrenme stillerinin ne olduğu belirlenirse, bu bireylerin nasıl öğrenebileceği ve onlara yönelik nasıl bir öğretim planlanacağı da daha kolay bir biçimde kestirilebilir. Öğrenme Stilleri her bir öğrencinin yeni ve zor bilgiyi öğrenmeye hazırlanırken, öğrenirken ve hatırlarken farklı ve kendilerine özgü yollar kullanmasıdır. Bu stiller doğuştan var olan karakteristik özelliğimizdir. Yaşamımızın her anında ve her boyutunda davranışlarımızı etkiler. Üç çeşit öğrenme stili vardır: Görsel, işitsel, kinestetik. Çoğunlukla biri ağırlıklı olmak üzere her üç öğrenme stiline de sahip olabiliriz.



Görsel Öğrenenler: Özel yaşantılarında genellikle düzenli ve titizdirler. Dağınık bir masada ders çalışamazlar; önce masayı kendilerine göre düzenlerler, daha sonra çalışmaya başlarlar. Bir şey düşünürken gözleri yukarı doğru bakar.

En iyi nasıl öğrenirler?
Görsel Öğrenen
  • Yazarken,okurken renkli kalemler kullanmalı, önemli konuların altını renkli kalemle çizmelidir.
  • Ders dinlerken not almalıdır.
  • Anahtar sözcük kartları hazırlamalıdır, kısa notlar alarak pekiştirmelidir.
  • Öğrenmesi gereken materyalleri kendine göre renklendirmeli, organize etmelidir.
  • Ders çalışırken sessiz bir ortamda ve tek başına olmalıdır.
  • Çözmeye çalıştığı problem birkaç aşamalı ise her aşamanın nasıl olduğunu ve geçişiyle ilgili açıklamalı bilgiler yazmalıdır.
  • Video ve bilgisayar programlarından yararlanmalıdır.

İşitsel Öğrenenler: Sohbet etmeyi, birileri ile çalışmayı severler. Bir şey düşünürken kulak hizasına doğru bakarlar. Bir bilgiyi hatırlama istediklerinde genellikle o bilgiyi aktaran kişinin anlatım tarzını veya daha önce bireysel olarak yaptıkları sesli tekrarı hatırlamaya çalışırlar.

En iyi nasıl öğrenirler?
İşitsel Öğrenemeyen
  • Çalışma grupları oluşturmalı ve o gruplarla çalışmalı ya da bir çalışma arkadaşı bulmalıdır.
  • İşittiğini hatırladığı için konuları tekrar ederken yüksek sesle okumalıdır.
  • Problem çözerken kendi anladığı şekilde, yüksek sesli, kendi sözcükleriyle ifade etmelidir.
  • Ders çalışırken ses kayıtları yapıp, bunları sınavlara hazırlanırken tekrar amaçlı kullanabilirler.

Kinestetik (Dokunsal) Öğrenenler: Oldukça hareketlidirler. Bu hareketlilik, uygun işlere yönlendirilmezse genelde sınıfta problem çıkarırlar. Düşünürken aşağı doğru bakarlar, dağınıktırlar. Yeni bir şey öğrenirken hareket ederek öğrenmeyi tercih ederler.

Kinestetik Öğrenen
En iyi nasıl öğrenirler?
  • Ders çalışırken kendi istediği yerde ve şekilde çalışmasına izin verilmelidir.
  • Dersi dinlerken hareket etmelerine ve bir şeyler ile oynamalarına izin verilmelidir.
  • Laboratuar çalışmaları için fazladan izin verilmelidir. Konu ile ilgili müze, tarihi yerler gibi yaşayarak öğrenebileceği yerlere gitmesi sağlanmalıdır.
  • Oyunlarda rol alarak, deney yaparak, yazarak çok daha verimli bir süreç geçirilir.

Kaynaklar:
http://www.eba.gov.tr/dokuman
(Özel Dr. Natuk Birkan İ.O. Reh. ve Psk. Dan. Servvisi - Öğrenme Stilleri)
http://nkal.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/20/01/964247/dosyalar/2012_12/10102559_ogrenme_stilleri.pdf
http://blog.originlearning.com/elearning-engaging-all-groups-of-learners/

Karikatürler:(1 ve 2) Yiğit Özgür
(3) Cihan Ceylan

19 Mart 2016 Cumartesi

İhtiyaç Türleri

İhtiyaç, beklenen ile var olan koşullar arasındaki fark olarak tanımlanabilir. Öğretim tasarımcıları, mevcut performansın beklenen performansa ulaşmadığı durumlarla ilgilenir. İhtiyacın belirlenmesinden değerlendirilmesine kadar bir süreç işlemektedir. İhtiyaç değerlendirmesi, planlanması ve düzenlenmesinde 6 ihtiyaç türü (Burton & Meril, 1991) kullanılır. Bunlar, tasarımcılara toplanacak bilgi türünü belirleme ve ihtiyaçları sınıflamada bir araç olarak yardımcı olur.

İhtiyaç (Temsili)

Normatif İhtiyaçlar: Bizden beklenenlerle yapabildiklerimiz arasındaki farktır. Hedef kitlenin performansının ulusal bir standart ile karşılaştırılmasıyla belirlenir. Hedef kitlenin performansı, var olan standarttan daha düşük olduğunda normatif ihtiyaç bulunuyor demektir. Mesela bir okuldaki öğrencilerin matematik sınavından aldıkları puanların ortalaması, ülke genelinde yapılan bir sınavdaki ortalamanın altında çıkıyorsa, o okul ulusal normun altında demektir.

Normatif İhtiyaç (Temsili)
Karşılaştırmalı İhtiyaçlar: Dış bir ölçütle karşılaştırılması yönünden normatif ihtiyaçlarla benzerlik gösterirler fakat burada söz konusu olan dış ölçüt ulusal bir normdan ziyade, aynı koşullardaki başka bir gruptur. Buna örnek olarak aynı düzeyde eğitim gören iki ayrı sınıfın matematik dersindeki başarısı verilebilir.

Hissedilen İhtiyaçlar: Bireysel bir istek ya da ihtiyaçtır. Kişide var olan beceri düzeyi ya da başarı ile kişiden beklenen beceri düzeyi ya da başarı arasındaki farkı gösterir. Örnek olarak, bir deneme sınavına giren öğrencinin eksiklerini görüp hangi konulara çalışması gerektiğini tespit etmesi verilebilir. Hissedilen ihtiyaçların bilinmesi yoluyla tasarımcılar, kişilerin bireysel ihtiyaçlarını ve geliştirmek istedikleri performans ile ilgili ihtiyaçları belirler.

İfade Edilen İhtiyaçlar: Hissedilen ihtiyacın eyleme dönüştürülmüş halidir. Bir önceki örnekten yola çıkarak, matematik dersinde çok eksiği olduğunu gören bir öğrencinin özel ders almaya başlaması; ifade edilen ihtiyaç olarak verilebilir.

Geleceğe İlişkin İhtiyaç (Temsili)
Önceden Tahmin Edilen veya Geleceğe İlişkin İhtiyaçlar: Gelecekte oluşabilecek değişikliklerin belirlenmesiyle ilgilidir. Örnek olarak, değişen yaşam koşulları ve gelişen teknolojiyle birlikte her okulda bilgisayar laboratuvarının bulunması, kara tahta yerine akıllı tahta kullanımına geçilmesi verilebilir.

Acil İhtiyaçlar: Nadiren oluşan fakat önemli sonuçlar doğuran başarısızlıklardır. Bu ihtiyaç türü, beklemediğimiz bir anda ortaya çıkan problemlerin çözülmesinde gereken başarıya sahip olup olmamamızla ilgilidir. Örnek olarak olası bir doğal afetin sebep olacağı felaketlere karşı önlemler almak, mesela depreme karşı dayanıklı binalar yapmak verilebilir.


Kaynaklar:
http://ogta.net/lesson/ihtiyac-analizi-sunum

http://ihtiyacanalizi.blogspot.com.tr/
Görseller (Sırayla):

(1) http://brakyavz.blogspot.com.tr/2015/08/yeni-dunya-duzenini-anlatan-10-karikatur.html
(2 ve 3) Yiğit Özgür

12 Mart 2016 Cumartesi

Böte nedir, ne değildir?

  Bir anadolu meslek lisesinin bilgisayar bölümünden mezun olup da, o sıralar henüz farkına varmadığım, daha doğrusu tam olarak bilmediğim bir lisans eğitim bölümüydü BÖTE benim için. Bölümü kazandığımda bile hala tam olarak neyi kazandığımı bilmiyordum ve daha da kötüsü, bilmediğimin farkında da değildim. Gözünün ne renk olduğunu bilmemek kadar büyük bir şeydi belki. Kendi alanına ait bir bölümü kazanmak fakat tam olarak ne olduğunu anlayamamak.

  Çok geçmeden neyin ne olduğunu anladım tabiki fakat hala daha, çoğu BÖTE öğrencisinin de yaptığı bir hatayı yapmaktan vazgeçemiyorum. Birisi okuduğum bölümü sorduğunda anlamazlar diye BÖTE demek gelmiyor içimden. Açılımını söylemeye de üşeniyorum. Söylesem yine açıklamaya ihtiyaç duyacağını düşünüyorum. Bu sebepler doğrultusunda, birden "Bilgisayar Öğretmenliği" lafı çıkıyor ağzımdan. Sanki bölümün tek amacı buymuş gibi. Kendin biliyorsun durumu fakat karşıdaki bilmiyor işte. Böyle Böyle bir farkındalık, bilinç oluşturulamıyor bölüm ile ilgili. BÖTE deyince, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi deyince insanlar suratına öylece bakıyor diye biz anlatmaya üşenmemeliyiz. Biz bıkmadan insanlara cevap vermeliyiz ki insanların kafasında, en önemlisi bu bölümü seçecek olan öğrencilerin kafasında bölüme dair daha doğru, düzgün şeyler oluşabilsin.


  "BÖTE bölümü öğrencileri, sanılanın aksine sadece bir teknolojik cihazın (bilgisayar) öğretmeni olmak için bu bölümü okumazlar. Öyle olsaydı her cihaz için bir öğretmenlik bölümünün açılması gerekirdi. Mesela; Buzdolabı öğretmenliği :) Kulağa komik geliyor değil mi? Bu tür görüşler bölümün yeterince tanınmasını engellemekte ve gelişimine ket vurmaktadır. Bu nedenle bölümü okumakta olan ya da bu bölümünden mezun kişilerin alanın kapsamını iyi bilmesi, bölümün başkaları tarafından da fark edilmesini kendilerine misyon edinmesi gerekmektedir."

  "Yurtdışında daha çok gözlemlenen bir durum olsa da, yüksek öğretim kurumlarında, özellikle teknoloji destek ofislerinde öğretim teknoloğu olarak görev alan BÖTE mezunları; daha çok mesleki gelişim derslerinin verilmesi ve diğer akademisyenlerin çevrimiçi (online) araçlar geliştirme konusunda yardımcı olma görevini üstlenmektedirler. Ayrıca uzaktan eğitimin giderek arttığı günümüzde, uzaktan eğitim ortamlarının tasarlanması ve geliştirilmesi için istihdamları da gün geçtikçe artmaktadır (Morrison, Ross ve Kemp, 2004).

  Askeri sektörde kısa zamanda daha fazla kişiyi eğitme amacıyla ve özel sektörde ise her türlü eğitim alanında, e-learning çalışmalarında ve materyal geliştirilmesi gibi çalışma alanlarında görev alan BÖTE öğrencileri, iş dünyasında da teknik eğitimlerin, iletişim becerileri eğitimlerinin yanı sıra çalışan performansının nasıl ölçüleceği ve davranış problemlerinin çözümüne yönelik, yönetim ve denetim eğitimleri ile kendilerine iş sahası bulabilmektedir (Morrison, Ross ve Kemp, 2004)."

  Görüldüğü gibi, bir BÖTE öğrencisi sadece ilk ve orta dereceli devlet okullarında öğretmenlik yapmak zorunda değil. O yüzden ilk işi bu potansiyelinin farkına varmak olmalı ve çevresini bu konuda daha fazla bilinçlendirmeli.


-Yararlanılan makale:
Böte Nedir? Nasıl Tanımlanır? Okul Müzesiyle Başlayan Serüvenden İnsan Performans Teknolojilerine Uzanan Yolculuk (Hasan Çakır, Ayça Çebi, Seher Özcan)
-Karikatürler (Sırayla):
(1) www.penguen.com (Yiğit Özgür)
(2) 
http://www.hg2s.com/blog/2013/05/03/a-litmus-test-for-educational-technology/
(3) 
Yiğit Özgür

5 Mart 2016 Cumartesi

Örtük Bellek

Beynimizin bilgileri nasıl alıp yorumladığını açıklamak amacıyla çeşitli modeller geliştirmiştir. Bu modellerden birisi bilgi işlem modelidir. Bu modele göre bilgi, çevresel uyarıcılardan duyu organları ile duyusal belleğe alınır; dikkat edilen ve algılanan bilgi, duyusal bellekten kısa süreli belleğe geçiş yapar ve burada işlenenler saklanmak üzere uzun süreli belleğe aktarılır. İşte örtük bellek, açık bellek ile birlikte bu uzun süreli belleğin altında yer alır. Açık bellek tanımlaması kolay anılardan oluşurken örtük bellek tam tersidir.


Örtük bellek, tarif edilmesi mümkün olmayabilen şeyleri içerir. Mesela bir bisikletti; nasıl dengede durup, pedala basarak ve gidonu çevirerek süreceğimizi kesin olarak tarif edemeyiz. Ancak bisiklet sürmeyi bir kez öğrendikten sonra, bisiklete her bindiğimizde düşmeden sürebiliriz. Bu tarz bilgiler örtülü belleğin bir türü olan, işlemsel (prosedürel) bellekte saklanır. Yani işlemsel bellek, belli bir işlemin nasıl yapıldığına ilişkin bilgileri saklar. İşlem basamaklarının oluşması uzun zaman alır, ancak oluştuktan sonra anımsanması çok kolaydır.


Farkına varmadan bilgi edinme de örtük bellekte gerçekleşir. Bu bağlamda, örtük belleğin bir diğer türü hazırlama belleğidir. Hazırlama belleği geçmişteki bir deneyimimiz sebebiyle, bilinçli bir farkındalık olmadan şu anki yaşantımızı etkiler. Örneğin duvarda çok dikkat etmeden gördüğümüz orman manzarasına sahip bir tablo, aklına gelen ilk rengi söyle denildiğinde yeşil cevabını vermenize sebep olabilir.


Kaynaklar ve İleri Okuma:
- Karikatür - Yiğit Özgür (Uykusuz Dergi)
- http://acikders.ankara.edu.tr/pluginfile.php/357/mod_resource/content/2/12._hafta-Bilgiyi_Isleme_Kurami.pdf
- http://sevaldereli01.blogspot.com.tr/2012/10/isleme-kurami-bulundugumuz-ortam-saysz.html
- http://noropsikoloji.org/?p=552